E-posta, günümüz iş dünyasında iletişim için vazgeçilmez bir araç haline geldi. Ancak bu yoğun e-posta kullanımı, çalışanlarda e-posta stresi olarak bilinen bir olguya yol açmakta.
E-posta stresi, gelen kutularında biriken çok sayıda e-posta, sürekli gelen bildirimler, her an erişilebilir olma beklentisi ve hızlı yanıt verme zorunluluğu gibi faktörlerden kaynaklanabilir. Bu durum, çalışanlarda stres, kaygı, yorgunluk, konsantrasyon güçlüğü ve hatta uyku bozuklukları gibi çeşitli problemlere yol açabilir.
Uzman Görüşleri:
Uzm. Klinik Psikolog İlayda Kutevu, e-posta kaygısıyla başa çıkmak için şu önerilerde bulundu:
• E-postalarınızı belirli zaman dilimlerine ayırın.
• Sürekli e-postaları kontrol etmekten kaçının.
• Kısa ve net cevaplar yazın.
• E-postalarınızı düzenli şekilde arşivleyin
Psikoloji Bölümü’nden Uzm. Klinik Psikolog İlayda Kutevu’nun belirttiği gibi, e-posta trafiği doğru yönetilmediğinde çalışanlar için ciddi bir stres kaynağına dönüşebilir.
Uzm. Klinik Psikolog İlayda Kutevu:
“E-posta stresi, günümüz çalışanlarının en yaygın stres kaynaklarından biridir. Sürekli e-posta kontrol etme ve yanıtlama zorunluluğu, çalışanlarda zaman yönetimi problemlerine, iş-yaşam dengesinin bozulmasına ve tükenmişlik sendromuna yol açabilir.”
Yazar ve Psikolog Öğretim Üyesi Doç. Dr. Atilla Özay:
“E-posta stresinin en önemli belirtileri arasında baş ağrısı, uykusuzluk, konsantrasyon güçlüğü, sinirlilik ve öfke patlamaları yer alır. Ayrıca bu durum, çalışanların motivasyonunu ve üretkenliğini de olumsuz etkileyebilir.”
Sosyolog Dr. Ayşe Gül Şahin:
“E-posta stresinin etkileri sadece bireysel değil, aynı zamanda örgütsel de olabilir. E-postaya aşırı bağımlılık, işyeri iletişimini zayıflatabilir, ekip çalışmasını engelleyebilir ve yaratıcılığı köreltebilir.”
Bilimsel Araştırmalar:
Bilimsel çalışmalar, e-posta hesabında geçirilen zamanın artmasıyla çalışanların stres düzeylerinin de arttığını ortaya koymakta.
Ayrıca, e-postaların zamanında ve doğru bir şekilde yanıtlanması, bireyin profesyonel becerilerinin ve sorumluluklarının bir göstergesi olarak kabul edilmekte, bu da birey üzerinde büyük bir baskı oluşturmakta.
E-posta yoluyla iletişimde ton ve niyetin yanlış anlaşılma riski de kaygıyı artıran bir diğer faktör.
Araştırmalar, bir ofis çalışanının her gün ortalama 4 saatini e-postalarını okumak ve yanıtlamak için harcadığını göstermekte.
Gelen Kutusu’nda biriken okunmamış e-postalar ve bu e-postalar yoluyla gelen yeni işler, çalışanlarda büyük bir anksiyete ve stres oluşturabilmekte.
E-posta stresi, sürekli gelen bildirimler, her an erişilebilir olma beklentisi ve gün boyunca artan e-posta yığını gibi faktörlerden kaynaklanabilir. Bu durum, çalışanların sürekli bir tetikte olma hali yaşamasına ve hızlı yanıt verme zorunluluğu hissetmesine neden olur. Fiziksel ve psikolojik belirtilerle kendini gösteren e-posta stresi; baş ağrıları, uykusuzluk, konsantrasyon güçlüğü ve artan anksiyeteye sebep olabilmekte.
2022 yılında yapılan bir araştırmaya göre, çalışanların %33’ü e-posta stresinin kendileri için önemli bir sorun olduğunu belirtti.
2021 yılında yapılan bir başka araştırmada ise, e-posta stresinin yüksek olduğu işyerlerinde çalışanların işten ayrılma oranlarının daha yüksek olduğu gözlemlendi.
2020 yılında yapılan bir araştırmada ise, e-posta stresinin çalışanlarda tükenmişlik sendromu riskini %2 kat artırdığı belirlendi.
E-posta stresi, günümüz çalışanları için önemli bir problemdir. Bu problemin önüne geçmek için, e-posta kullanımını sınırlamak, e-posta bildirimlerini kapatmak, e-postaları belirli zamanlarda kontrol etmek ve iş-yaşam dengesini korumak gibi çeşitli yöntemler kullanılabilir. Ayrıca, e-posta stresinin belirtilerini yaşıyorsanız bir uzmandan yardım almaktan çekinmemelisiniz.