Günümüzde ve ne yazık ki ilerleyen günlerde en büyük düşmanımız GÜVENSİZLİK olacak. Hani meşhur ‘Bu hayatta babana bile güvenmeyeceksin’ öğüdü var o 2024’ün özeti, şimdiden söylemiş olalım.
‘Seni böyle düşünmeye iten nedir?’ derseniz cevabım: PONZİ MİNE(ki onca mağdura, açılan davaya, yaşanan olaylara rağmen kendisi hala YAKALANMADI) yayınlarından sonra gelen ihbarlar, ulaştırılan belgeler ve mağdurlar ile yaptığım saatlerce telefon konuşmaları…
Dolandırıcıların ciddi bir hukuk ve psikoloji bilgisi var.
Algı yönetiminde İNANILMAZ ustalar. Sizi suçlu durumuna düşürebiliyorlar. Mağdurlar arasındaki iş adamı, mühendis hatta avukat sayısını bir bilseniz… Ayrıca bıçak kemiğe dayandığında da ‘Ne yapayım sen de paranı vermeseydin’ ya da ‘Kazanırken iyiydik, ödemeyi yapamayınca mı dolandırıcı oldum’ diyebiliyorlar ve haksız da sayılmazlar çünkü ilk başta da belirttiğim gibi HIZLI VE KOLAY PARA KAZANMAK diye bir şey yok. En azından LEGAL yollarla.Yani biri size on günde yüzde 30 faiz kazandırıyor ve buna dair devleti bilgilendiren bir evrak sunmuyorsa siz bir çeşit zincirin içine girmişsiniz demektir. Üstelik de kendi rızanızla…
”Ben ona öz kardeşim gibi güvenmiştim”, “o kadar iyi niyetli ve cömertti ki benim parama tenezzül edeceğini düşünmedim”, “annem kanser diye saatlerce ağladı, için dua istedi. Meğer annesi hasta bile değilmiş”, “paramdan geçtim, ceza almasını istiyorum. Çok öfkeliyim ve bunu sindiremiyorum”, “insan neden senelerdir görmediği ortaokul arkadaşını dolandırmak ister ki, anlamıyorum!”, “siz de inanırdınız. Kıyafetleri, gittiği mekanlar, sosyal medyadan takipleştiği isimler. O kadar gösterişliydi ki dolandırıcı olması aklıma bile gelmedi”, “avukata verdim, şu an savcının kararını bekliyoruz. Ancak dekontlara bakmadığımız için ispatlamak da zorlanıyoruz”, “ismimi lütfen yazmayın. İş hayatında itibarım zedelenir, anlaşmalarım iptal olur. Ben bile beni kandırabildiğine hala inanamıyorum”, “evliliğim bitti, terapi görüyorum. Uzun süre sokağa bile çıkamadım. Hala bankamatikten bile para çekerken kendimi kötü hissediyorum. Ailemden kimsenin haberi yok, lütfen olmasın”…
Yukarıda okuduğunuz cümleler mağdurlardan en sık duyduğum cümleler. Hikaye hep aynı ilerliyor. O sebeple çözüm de aynı: Biri size ‘kısa sürede iyi para kazanmayı teklif ederse’ lütfen ‘HAYIR’ deyin.
Bakın bu eşiniz, kuzeniniz, kardeşiniz, iş arkadaşınız, komşunuz, senelerdir görmediğiniz ilkokul arkadaşınız ya da sürekli gittiğiniz mekanda yan masanızdaki kişi olabilir, fark etmez. Bu kişiler kurbanlarına yavaş yavaş yaklaşıyor, önce güvenlerini kazanıyor, onlara kendilerini iyi hissettirmek için elinden geleni yapıyor. Mesela o çok istediğiniz parfümü pat diye size hediye ediveriyor ya da kendinizi çok yorgun hissettiğiniz bir anda epeydir gitmek istediğiniz bir yerde iki günlük tatil ayarlayıveriyor.
Örneklere devam edelim.
Bu kişinin sosyal medyasında gittiği tatiller, kaldığı lüks oteller, bakım yaptırdığı sosyetik güzellik merkezlerinden görüntüler, yemek yediği lüks restoranlardan kareler olabilir. Ya da senelerdir beğenerek takip ettiğiniz oyuncu ile yanak yanağa çekilmiş fotoğrafları, bir takım önemli isimlerle, bürokratlar ve politikacılarla görüştüğü anların videoları da bulunabilir. Tekrar ediyorum KANMAYIN. Tüm bunlar size ‘benim parama tenezzül edecek hali yok herhalde’ dedirtmek için zaten. Peki ne yapalım? diyecekseniz de cevabım itici gelebilir ama başka seçenek yok. Paranoyak derecesindeşüpheci olun. O ünlü ile tanıştığı günün detaylarını öğrenin, verdiği detayları arama motorundankontrol edin, fotoğrafların tarihlerine ve fotoğraf altında yazan detaylara özellikle bakın ve bunlarla ilgili sorular sorun.
‘Ne yani sen de bana hiç mi güvenmiyorsun?’ dedirtecek kadar ileri gidin. Varsın size şüpheci desinler, bankadaki birikiminizin bir anda buharlaşmasından daha iyidir.
Mesela yanınızda mühim isimlerle büyük meblağların geçtiği konuşmalar yapıyorsa ve bu konuşmaları özellikle yüksek sesle yapıyorsa kulak kabartın. Telefonu kapattıktan sonra da soru sorun. Cebinde biriktirdiği cevapları tüketene kadar sorun. Zaten tıkandığı yere geldiğinde konuyu değiştirecek, sizi paranoyak olmakla suçlayacak hatta size küsecektir. Bırakın küssün. Zaten planı dahiline kısa bir süre sonra muhtemelen ağlayarak ve sitem ederek sizi arayacaktır…
Günün dosyası: Bağdat Caddesi’nin Bonnie ve Clyde’ı
Bana ulaşan mağdurun ismi Didem Birkan. Komşusu tarafından dolandırıldığı iddiasında. Didem Hanım Ekim ayında Show TV’de de derdini anlatmış. Haberin başlığı ‘Yardımsever çift dolandırıcı çıktı’ dilerseniz bakabilirsiniz. Gelelim hikayemize (gerçek isimlerini kullanamayacağım için Bonnie ve Clyde olarak devam edeceğim) Bonnie 40’lı yaşlarında, İzmitli. Eskiden reklam ajansında çalıştığını söylemiş. Hangi pozisyonda olduğunu sordum ama mağdurlar bu detayı sormamışlar. Clyde ise gıda sektöründe bir şirkette çalışmakta. Mağdurlar onun patronuna ulaşmış, durumu anlatmışlar ama patron ‘ne yapabilirim? Eşi böyle bir şey yaptı diye birini kovamam’ demiş.
PONZİ’nin ana teması ne dersiniz TELEFON. Daha net ifade etmek gerekirse yurtdışından telefon getirip burada satmak ve dolar/TL farkından dolayı da belli bir gelir elde etmek. Telefon alınması için toplanması gereken sermayeye katkıda bulunup kısa sürede parayı yüksek faiz ile geri almak.
’Bunu nasıl yapıyormuş? Onlarca telefonu nasıl sokabiliyormuş?’ dediğimde ise HEPİMİZİN BİR ÜST MODELİNİ HEYECANLA BEKLEDİĞİMİZfirmada bir tanıdığı olduğunu, ajans zamanından tanıştıklarını ve o beyefendinin kotası dahilinde getirebildiğini söylüyor.
Tabii ki sordum. Mağdurlar ne o firmayı aramışlar ne de beyefendiyi araştırmışlar.
Bonnie’nin bu şekilde parasını alıp da geri vermediği isimler arasında bizzat telefon satışı yapan bir dükkan sahibi, ortaokul arkadaşı, komşuları hatta şu aralar protesto edilen meşhur KAHVE ZİNCİRİNİNçalışanları bile var. Liste karışık ve kalabalık.
Bonnie de diğer PONZİCİLER gibi acımasız. Evine temizliğe gelen hanımefendiden de altın alıyor ve geri vermiyor. O da şu an kanuni yollara başvurmuş durumda. Kahve zincirindekiler senet imzalatmayı başarıp paralarını geri alabilmişler. Son bilgi bu yönde. Telefoncu beyefendinin de icra takibi onaylanmış. En azından bir telefon bedeli kadar icra gidecek. Nereye? Yeni adreslerine. Didem Hanım da en çok bu noktada sinirli. ‘Bu kişiler bizden aldıkları paralarla şu an Anadolu yakasında lük bir sitede oturuyor ve hayatlarına devam ediyor’ diyor.
Bu dosyada ünlü var mı? İddialara göre ünlü değil ama bir ünlünün menajeri var.Hukuki yola başvurmaktansa üzerine soğuksu içmeyi tercih etmiş. İsmi böyle bir mesele ile anılsın istemiyor.
Didem Hanım’ın bir iddiası daha var. O da Bonnie’nin daha önce oturduğu (yine Anadolu yakasında sahile yakın bir semt) evdeki alzehimer olan kimsesiz komşunun emekli maaşını sürekli kendisinin çektiği ve yüksek ihtimalle de üzerine konduğu yönünde. Bunu ispatlayabilir misiniz dediğimde ‘apartmandakiler hemfikir. Zaten bizim binamızdan da kavga ede ede çıktı. İnanın bir ara her gün biri gelip apartmanın önünde DOLANDIRICI BONNİE diye bağırıyordu’ diyor.
Bu dosyada en enteresan detaylardan biri de BONNİE’nin abla ve eniştesinin mağdurlara ulaşmış olması. Üzgün olduklarını o kişi ile senelerdir görüşmediklerini, onnun borçlarını ödemekten bıktıklarını söylemişler.
Mağdurlardan biri de BONNİE’nin ortaokuldan tanıdığı ve şu an önemli bir şirkette üst düzey yöneticilik yapan bir hanımefendi. O da başına geleni anlamamış hem kendisi hem de kardeşi 100 bin TL üzerinde para emanet etmişler. Kardeşi bir şekilde parça parça olsa da geri alabilmiş ama hanımefendi alamamış.
PONZİ sisteminde sık rastlanan bir durum da mağdurlardan ısrarcı olanların bir şekilde parça parça da olsa paralarını alabilmeleri.Bu dosyada yine bence önemli olan bir başka detay ise meselenin sadece KOLAY KÂR ELDE ETMEK üzerine kurulu olmaması. Bonnie ‘BİZİM ÖDEME NEREDE?’ dendiğinde annesinin kanser olduğunu, kendisine nadir rastlanan bir bağışıklık sistemi rahatsızlığı teşhisi konduğunu dile getiriyor, hastaneden fotoğraflar, raporlar, doktor isimleri havada uçuşuyor. Yani duygu sömürüsü ile vakit kazanıyor. Mağdurlardan birinin cümlesiyle özetleyeyim: ‘Sizi kendi paranızı isterken suçlu hissettirmeyi başarıyor.’
Şu an bu öykü ne durumda derseniz bir grup avukat tutmuş ve mahkemede hakları olduğunu düşündükleri parayı geri almak için harekete geçmiş durumda. Bir grup ise BONNİE’nin ismini duymaya tahammül edemiyor. CLYDE’a gelecek olursak… Acaba başından beri bu işin farkında mıydı? Birlikte mi hareket ediyorlar yoksa karısına çok âşık da ona kıyamadığından bu olanlara göz mü yumuyor meçhul. Ancak ben başka dosyalarda yer alan nice ‘ağlayan, yalvaran, inkar eden’ ses kaydına ve akabinde bu insanların da suçun içinde olduklarının ispatlanmış olmasına dayanarak CLYDE’ın da sütten çıkma ak kaşık olmadığını düşünüyorum.
Tıpkı fenomenler meselesinde olduğu gibi. Dilan Hanım’ın hiçbir şeyde haberi yoktu’ diyorlar ya hani. İnsanın aklına şu soru geliyor. İnsan eşine ‘hayatım bu bankadaki paralar nereden geldi? Bu arabayı nasıl aldık? yahu biz ne iş yapıyoruz?” demez mi?
Instagram
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio’nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio