Milli Eğitim Bakanlığının 2024 yılı bütçesi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) 2024 yılı bütçesi üzerinde görüşmeler sürüyor.
CHP Grubu adına söz alan İstanbul Milletvekili Fethi Açıkel, eğitim alanında Cumhuriyet tarihinin en büyük çöküşüne tanıklık ettiklerini, eğitimin tahrip edildiği bir dönemden geçildiğini öne sürdü.
Milli Eğitim Bakanlığının “batık proje bakanlığı” olduğunu savunan Açıkel, MEB’in dik yazı uygulamasından eğik yazı uygulamasına geçtiğini, 12 yıl boyunca uygulamanın yürürlükte kaldıktan sonra kaldırıldığını söyledi.
MEB’in “sözde asrın projesi olan” Fatih Projesi’ni uyguladığını ancak Kovid-19 sürecinde öğrenci ve öğretmenler teknolojik yetersizliğin mağduru olduğunu ileri süren Açıkel, “Son olarak öğretmenlik meslek kanunu deneyi başladı. Önce öğrencileri denek olarak kullanan Milli Eğitim Bakanlığımız şimdi de fedakar öğretmenlerimizi denek ve deneme tahtası olarak kullanmaya başladı.” diye konuştu.
Deprem bölgelerinde eğitim krizinin yaşandığını savunan Açıkel, “Deprem bölgesinde eğitim adeta kaderine terk edilmiştir. Büyük bir travma ile karşı kaşıya kalan depremzede öğretmen ve öğrenciler, psikolojik sorunlarla yapayalnız kalmıştır. Bu sorunlar acil çözüm beklemekteyken çok sayıda PDR öğretmenimiz istihdam edilip, deprem bölgelerinde görevlendirilebilecekken bu yapılmamaktadır.” ifadesini kullandı.
“5 yaş zorunlu eğitim kapsamına alınmalı”
HEDEP Van Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, eğitim harcamalarının büyük kısmının velilerin sırtına yüklendiğini, geçim sıkıntısı çeken velilerin bu yükün altında kaldığını dile getirdi.
Öğretmenliğin teknik bir mesleğe dönüştürülerek toplum ve okul üzerindeki etkisinin görünmez kılınmak istendiğini söyleyen Sayyiğit, öğretmenlerin yoksulluk sınırının altında bir ücretle yaşamaya mahkum edildiğini savundu.
Sayyiğit, “Temmuz 2016’dan bu yana kadrolu atama yapmak yerine sözleşmeli atamalarla güvencesizliği dayatan politikalarla karşı karşıyayız. Yine mülakat dayatmasıyla atamalarda hakkaniyet gösterilmemiş, hak ihlalleri yaygınlaştırılmıştır.” dedi.
İYİ Parti Manisa Milletvekili Şenol Sunat, eğitim çağındaki çocukların çoğunun kahvaltı yapmadan okula gittiğini belirtti.
Sunat, İYİ Parti olarak “Rüzgargülü” adı altında, devlet okullarında sabah ve öğlen yemeklerinin verilmesi için proje geliştirdiklerini hatırlatarak, öğrencilere verilecek bir öğünün bile bütçe kalemlerinin içinde yer almamasından üzüntü duyduklarını kaydetti.
Okullarda 5 milyon öğrenciye yemek verileceğinin söylendiğini belirten Sunat, “Bırakın onu, ana okullarında katkı parası bile devam ediyor.” diye konuştu.
11. Kalkınma Planı’nda 5 yaşın zorunlu eğitim kapsamına alınacağının ifade edilmesine rağmen bunun gerçekleşmediğini belirten Sunat, bu hedefe 12. Kalkınma Planı’nda ise hiç yer verilmediğini kaydetti. Sunat, “5 yaş zorunlu eğitim kapsamına alınmalıdır.” dedi.
Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun yeniden ele alınmasını isteyen Sunat, ücretli öğretmenlik uygulamasının kaldırılması gerektiğini söyledi.
“Mülakat kaldırılmalı, şeffaflık sağlanmalı”
Saadet Partisi Samsun Milletvekili Mehmet Karaman, eğitimin, devlet politikası haline dönüştürülmesi gerektiğini vurguladı.
Karaman, “Sayın bakandan bundan sonra süreklilik arz edecek çalışmalar beklemekteyiz. Son 25 yılda 15 kez sınav formatı ve katsayı değişikliği gerçekleşmiş. Bu kadar yapboz tahtasına dönmüş bir sistemden ne bekliyoruz?” diye sordu.
Eğitimde başarı isteniyorsa bunun üçlü bir saç ayağına bağlı olduğunu kaydeden Karaman, “Öğrencinin hevesi, öğretmenin nefesi, anne babasının kesesi. Ne yazık ki öğrencide heves yok, öğretmenin nefesi kesilmiş, anne babanın ise kesesi boş.” diye konuştu.
Mülakat sistemini de eleştiren Karaman, “Mülakat kaldırılmalı, şeffaflık sağlanmalı.” ifadesini kullandı. Karaman, ücretli öğretmenlik sisteminin de yeniden düzenlenmesini istedi.
Öğretmenlere araştırma geliştirme tazminatı talebi
MHP İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu, bütçeden en büyük payın eğitime ayrılmasının, eğitime, eğitim hizmetlerinin yaygın ve erişilebilir olmasına ve fırsat eşitliğinin sağlanmasına verilen önemin göstergesi olduğunu söyledi.
Aksu, eğitim sisteminin, çocukların hayatının her alanında millete değer kazandıracak, onu geliştirecek ve kalkındıracak bir donanıma sahip olmasını, bilgi toplumunun gerektirdiği beceriler ile uluslararası rekabet yeteneğine sahip, teknoloji kültürü gelişmiş insan gücü olmasını sağlayacak şekilde yapılandırılması gerektiğini kaydetti.
Atanamayan öğretmen sorununun kademeli olarak çözülmesi gerektiğinin altını çizen Aksu, bu konunun sorun olmaktan çıkarılmasını gerektiğini vurguladı.
Öğretmenlerin, mesleki olarak kendilerini geliştirme ve yenilemeleri, çağın, çocukların gerisinde kalmamaları için alanlarıyla ilgili gelişmeleri yakından takip etmelerine imkan sağlanması gerektiğini aktaran Aksu, “Bu doğrultuda parti olarak, öğretmenlerimize araştırma geliştirme tazminatı adı altında ilave bir ödenek verilmesinin doğru olacağını değerlendiriyor ve öneriyoruz.” dedi.
Üniversite sayısının artırılmasıyla, en büyük sorunlardan biri olan “yükseköğretime ulaşılabilirlik” sorunun çözüldüğünü, fırsat eşitliğinin büyük ölçüde sağlandığını kaydeden Aksu, “Bu şekilde Türkiye, sınavsız üniversiteye geçişi başarabilecek üniversite zenginliğine ve yeterliliğine sahip hale gelmiştir. MHP olarak üniversite giriş sınavının kaldırılmasını; bunun yerine orta öğretim başarısını ve orta öğretim sonunda yapılacak olgunlaşma sınavını esas alan, fırsat eşitliğini gözeten üniversiteye geçiş sisteminin uygulamaya konulmasını öngörüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
“Kariyer basamakları çıkarılırken tüm dünya incelendi”
AK Parti Konya Milletvekili Orhan Erdem, 2002’den bu yana her kademede, okullaşma oranının OECD ortalamalarına yaklaştığını, fırsat eşitliğini sağlama çalışmalarının sonuç vermeye başladığını söyledi.
“Öğretmenler için ne yapsak az” diyen Erdem, öğretmenlerin ücretlerine 2002’den bu yana devlet imkanları ölçüsünde önemli katkılar yapıldığını söyledi. Öğretmenlik Meslek Kanunu’na yönelik eleştiriler yapıldığını anımsatan Erdem, “Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu eleştirmeyi haksızlık olarak görüyorum. Öğretmenlerimizin diğer kamudaki görevlilerden faklı olduğunu bu sayede sağlamış olduk.”dedi.
Mesleğe yeni başlayan öğretmenlerin maaşlarının ek derslerle yaklaşık 26 bin liraya, uzman öğretmenlerin maaşlarının ise 35-36 bin liralara geldiğini belirten Erdem, bunun yeterli olmadığını vurgulayarak, “Yetmez ama 2002’de 407 liradan bugün bu rakamlara gelmiş olması öğretmenlerimize verdiğimiz kıymetin bir değeridir. Kariyer basamakları çıkarılırken tüm dünya incelendi, yeni bir şey değil.” ifadesini kullandı.
Erdem, 2003 yılında Türkiye’de 13 milyon 675 bin öğrenci olduğunu, şimdi 19 milyonun üzerinde öğrenci bulunduğunu aktararak, 1 milyon 160 bin öğretmenle her kademede iyileştirme sağladıklarını kaydetti.
Kahramanmaraş merkezli depremleri anımsatan Erdem, depremde MEB’in önemli işler yaptığını, öğretmenlerin illerde seferber olduğunu söyledi. Deprem bölgesinde 93 binanın yıkıldığını vurgulayan Erdem, şunları ifade etti:
“Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 1022 ağır hasarlı, 476 orta hasarlı, 4 bin 675 az hasarlı okul tespit edildi. Hasarsız bina sayısı 9 bin 473. Bakanlığımız eğitim öğretim dönemini başlattı. Kısa sürede 117 bin derslik ilave edildi. 2024’ün sonun kadar da derslik ihtiyaçlarının bir kısmı çelik konstrüksiyon yapılarak bitirilecek. Deprem bölgesine ciddi öğretmen atamaları yapılmış, öğretmenlerimizin adaptasyonları için psikolojik destek eğitimleri gerçekleştirilmiştir. Öğretmenlerimize kalmaları için de ciddi sayıda konteyner verildiğini görüyoruz.”